Saturday, January 20, 2018

KİŞİSEL GELİŞİM İÇİN YAŞAM YÖNETİMİ

Günümüzün trend konularından olan “kişisel gelişim ve yaşam yönetimi”ne ilişkin olarak temel bazı tanım ve açıklamaları kısaca sizlere aktardıktan sonra, okuyan tüm yakın çevremden aldığım geri dönüşlere dayanarak kesinlikle ilginizi çekeceğini düşündüğüm, okuyunca size ilham verecek ve coşkunluk duygusu yaratacak bazı yöntem ve tavsiyeleri kişisel gelişiminize katkı sağlamak üzere aşağıda sizlerle paylaşacağım.

İnsan olarak yaşamdan beklentilerimiz aşamalı bir yapıda ve benzerdir. Bizi birbirimizden ayıran ise yaşamın bu aşamalarının neresinde olduğumuzdur. Genel kabul gören ihtiyaçlar hiyerarşisinin ilk basamakları, devletin sağladığı güvenlik, iş sahibi olmanın getirdiği gelir ve aile sahibi olmanın sağladığı sosyal aidiyet olanaklarıyla nispeten hızlı ve kolay bir şekilde karşılanmış olur. Temel ihtiyaçları karşılanmış bireylerin yaşamdan tatmin olmaya devam edebilmesi için toplum hayatında saygınlık kazanma, maddi ve manevi anlamlarda güçlenme, kendini gerçekleştirme gibi daha fazla emek gerektiren aşamaları hedef olarak benimsemesi insanın yaradılışı gereği kaçınılmazdır.

İnsanların tatmini daha zor olan bu hedeflere erişmelerine yönelik yöntem arayışının yarattığı talebi karşılamak üzere yapılan çalışmalar kişisel gelişim, yaşam yönetimi, yaşam koçluğu gibi günümüzün ilgi gören başlıklarını ortaya çıkarmıştır.

Kişisel gelişim ve yaşam yönetimi nedir? Kişisel gelişim; kendimizi daha iyi tanımamızı sağlayan, yetenek ve potansiyelimizi geliştiren, yaşam kalitemizi yükselten ve hayallerimizi gerçekleştirmemize katkı sağlayan aktiviteleri kapsar. Yaşam yönetimi ise kendimizi gerçekleştirme ve mutluluk gibi kazanımlar elde etmek hedefiyle, hayatımızın tüm parçalarının daha güçlü, stratejik ve etkili çalışacak şekilde yönetilmesi anlamına gelmektedir.

Hayattaki amacımız nedir? Hayattan nasıl tatmin oluruz? Yukarıda bahsettiğim “yaşamdan aşamalı beklentiler” durumu Maslow tarafından “ihtiyaçlar hiyerarşisi” teorisi olarak ortaya konmuştur. Tatmin olmuş ihtiyaçlar, hayattan tatmin olmaya devam edebilmemiz için hiyerarşinin üst basamaklarını zorunlu hedef olarak benimsememize neden olur. Başka bir deyişle; temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamış olan insan hayattan zevk almak, hayatının anlamını bulmak ve tatmin düzeyine ulaşmak için basamaklarda ilerlemek ve kendini gerçekleştirmek durumunda kalır. Bu seviyeye ulaşmış bireyler için kişisel gelişim ve yaşam yönetimi doğal ilgi alanı haline gelmektedir.

Hayattaki amacını ve gelecek için beklentilerini belirleyen bir birey, öz kaynaklarını ve kendisinden bu kaynakları talep eden hayatının parçalarını belirlemelidir.

“Kaynaklar kısıtlı ihtiyaçlar sonsuz” deyimi hepimizin sıkça duyduğu bir sözdür. O halde insanın öz kaynakları nelerdir? İnsanın dört temel öz kaynağının “zaman, maddi imkân yani para, entelektüel bilgi ve fiziksel veya zihinsel üstün yetenekler” olduğunu söyleyebiliriz. Peki, öz kaynaklarımızı talep eden hayatımızın parçaları nelerdir veya kaynaklarımızı hangi alanlara paylaştırmak durumundayız? Öz kaynaklarımızı paylaştırmak durumunda olduğumuz ve hayatımızın bir parçası olan gruplar öncelikle kendimiz, daha sonra , aile, sosyal çevremiz ve diğer insanlardan oluşur.

Öz kaynaklarımızın kendimiz için kullanılması; beslenme ve uyku gibi temel ihtiyaçlarımızın karşılanması olabileceği gibi, tedavi ve sağlık için ayıracağımız para ve zaman, spor için ayıracağımız zaman, kişisel gelişim amaçlı kitap okumak, hobilere ve özel ilgi alanlarımıza zaman ve para ayırma, sosyalleşme ihtiyacımızı karşılamak için arkadaşlarımızla vakit geçirme veya sinemaya gitme gibi aktivitelerden oluşabilir. Mesai saatlerimiz ve toplantı gibi nedenlerle yapacağımız seyahatler de işimiz için ayıracağımız zaman dilimini oluşturur. Eş ve çocuklarımız, başta zaman olmak üzere gerektiğinde her türlü kaynağımızı ayırdığımız hayatımızın en değerli parçalarıdır. Ayrıca aile içinde rolümüz gereği fatura yatırmaktan, alışveriş yapmaya veya ev işlerinin paylaşılmasına kadar diğer sorumluluklarımız için de zaman ayırmamız gerekir.  Akraba ve arkadaşlardan oluşan sosyal çevremizden gelecek taleplere karşı da bağlılık ve sorumluluk duygusu çerçevesinde kayıtsız kalamayız. Bunların dışında da toplumu oluşturan diğer insanlar için yapacağımız örneğin; çocuk yurdu veya yaşlılar yurdu ziyareti, doğal afetlerde yardım, apartman yöneticiliği, dernek üyeliği gibi gönüllü işler de kaynak ayırmamız gereken aktiviteler olabilir. Başka insanlar için faydalı olabildiğini görmek insana mutluluk hissi ve yaşamımıza anlam verir.

Bu tespitleri yaptıktan sonra kendimize “bizden kaynak bekleyenler arasında mutluluk ve tatmin maksimizasyonu için kaynaklarımızı nasıl paylaştırmalıyız?” sorusunu sorarız. Bu sorunun en kısa ve basit yanıtı, “hayattaki önceliklerinizi belirleyerek kaynaklarınızı bu öncelikler doğrultusunda planlayın” olacaktır. Ancak uygulamada bu nasıl olacak? Asıl zor olan da budur. Aşağıda bu soruların yanıtını bulmanıza yardımcı olmak amacıyla kişisel gelişim ve yaşam yönetimini esas alan bazı yöntem ve öneriler sunulacaktır.

İşe kişisel SWOT analizinizi yaparak başlayabilirsiniz. Hemen elinize bir kâğıt kalem alın ve önce samimi olarak güçlü ve zayıf yönlerinizi yazın. Ardından önümüzdeki dönemde karşınıza çıkabilecek fırsatları tahmin edin ve önünüzde engel olarak gördüğünüz riskleri, tehditleri sıralayın. Listenizi tamamladıktan sonra sakin kafayla ve acele etmeden yazdıklarınızı okuyun. Kendinizi bir kâğıda resmedilmiş olarak yeniden keşfedeceksiniz.

Şimdi yeniden kâğıt ve kalemi alın ve kişisel gelişim planınızı yapın. Bu sefer kâğıda gelecekte yapmak istediğiniz, yapmayı hayal ettiğiniz ve olmayı istediğiniz şeyleri kısa, orta ve uzun vade şeklinde gruplandırarak yazın. Bu planı oluştururken kendinizi kesinlikle kısıtlamayın, her şeyin mümkün olduğunu düşünerek özgürce yazın.

SWOT analizi ile öncelikle kendinizi değerlendirmeniz, kişisel gelişiminiz için gerekli bir adımdır. Bu sayede fırsatları kazanca dönüştürebilmek için kişisel SWOT analizinizde tespit ettiğiniz güçlü yönlerinizi kullanabileceksiniz.

Kişisel gelişiminiz için öncelikli yapılması gereken bir diğer faaliyet ise plan yapmaktır. Yazılı bir plan oluşturun, gelişiminiz için hangi kazanımları elde etmeyi planladığınızı yazın. Planınızı kısa ve orta vadeli hedeflere ayırın, düzenli olarak gözden geçirin, ulaştığınız hedefleri belirleyerek planınızı güncelleyin.

Hayat mevsimler gibidir. Mevsimler kontrolümüz dışındadır ama hiç şaşmadan birbirini takip ederler. Hazan mevsimi dediğimiz sonbaharda yaprakların yavaş yavaş sarararak dökülmesini ve havaların soğumaya başlamasını, daima soğuk kış mevsimi takip eder. Ancak her çetin kış mevsiminin ardından tıpkı umutlarımız gibi yeniden doğa yeşermeye ve havalar ısınmaya başlar. Ardından getireceği bolluklarla kaçınılmaz yaz sıcakları! Hayatın mevsimleri de aynı paterni izler. Sonbaharın geldiğini zamanında fark edebilirseniz, gelebilecek olan bir kriz döneminden endişelenmek yerine daha sonra gelecek baharı düşünerek ayakta ve güçlü kalabilir, ekeceğiniz tohumlarla hayatınız için doğru yatırımları yapabilirsiniz. Fırsatların bolca karşınıza çıkacağı yaz geldiğinde ise başkaları kavurucu sıcaklarla mücadele ederken, siz kişisel gelişiminizi sağlayacak ekinlerinizi toplayarak heybenizi doldurmalı ve fırsatları en doğru şekilde değerlendirmelisiniz. Bolluğun da sonsuza kadar sürmeyeceğini bilenler yeni mevsimlere hep hazır olacaklardır. Ünlü kişisel gelişim gurusu Jim Rohn’un mevsimler teorisini anlattım size. Jim Rohn bu felsefeyi “Mevsimler değişmez, siz kendinizi nasıl değiştireceğinizi öğrenmek zorundasınız.” diyerek özetlemektedir. Ekonomiler de böyle değil midir? Paranın bollaştığı dönemlerde kimileri borcunu artırarak kalıcı gelir getirmeyen araçlara yatırım yaparken, kimileri planlı hareket ederek üretime dönük yatırımlar yapar. Zamanla ekonomide balon oluşur ve ekonomik veriler güz koşullarına girer. Ardından gelen kriz dönemlerinden kimlerin nasıl etkilendiğini yakın geçmişteki örneklerden görebilirsiniz.

Bu bölümde de kişisel gelişim felsefenizi şekillendirebilecek bazı yöntemlerden kısa kısa bahsetmek istiyorum:

Kişisel gelişiminize mutlaka önem verin ve kendinize zaman ayırın. Standartlarınızı yükseltin. Birşey yaparken o işe kendinizi adayın. Kendinizi geliştirdikçe sık sık ilham bulduğunuz ve coşkulu hissettiğiniz anlarınız olacaktır. Hepimiz böyle anlar hissetmişizdir. Böyle anlar potansiyelinizi maksimum olarak açığa çıkarabileceğiniz anlardır. Yaratıcılığınız tavan yapmıştır. Nerede ve ne durumda olursanız olun bu anları kaçırmayın! Bir yolunu bulup böyle anları yazıya dökün, not tutun, resmedin! Aniden bir rüyadan uyanıp müthiş bir duyguyla bu rüyanın filmini çekebilsem Oscar alır dediniz mi hiç? Bu tür ilham ve coşku dolu anlarda hemen kaleme sarılın, dizeler mi geldi aklınıza hemen yazın; telefona, tablete gerekirse bir biletin üstüne. Mehmet Akif, İstiklal Marşımızın bazı dizelerini uykusundan uyanarak unutmamak için duvarlara yazmamış mıydı?

Gelir ve giderlerinizi gözeterek finansal plan yapın. Yönetim biliminin çok basit ama bir o kadar da etkili iki prensibi olan marjinal fayda ve pareto prensiplerini öğrenin: Nelere emek harcamalıyız, nerede durmayı bilmeliyiz? Kısıtlı olduğunu bildiğimiz kaynaklarımızı nasıl etkin ve maksimum verimle kullanabileceğimizi araştırın.

Dinlemeyi öğrenin, eskisinden daha fazla dinleyin. Etrafınızdaki insanların güçlü yönlerini bulun, onları bu konularda konuşturun, dinleyin ve öğrenin. Tecrübelerini dinleyin. Dinlediklerinizi yeterli bulmayın ve doğrulamak için kendiniz de araştırın. Yine bir ünlü kişisel gelişim üstadı olan Anthony Robbins bu durumu “başarılı insanları bul, takip et, dinle, araştır, başarılarının sırlarını öğren, kendinde uygula yani onları model al ve denemeye devam et.” şeklinde ifade etmektedir.

Kendinizi bir konuda yeterince geliştirerek, yetiştirin. Yeterince olgunlaşıp hazır hissettiğinizde birikiminizi bir eser yazarak kalıcı hale dönüştürün. Eserinizi bir blog sayfasında veya sosyal medya hesaplarınızda ücretsiz olarak yayınlayabilirsiniz. Bu sayede bir eser bırakmanın, bilgilerinizi paylaşmanın ve geleceğe aktarmanın doyumsuz hazzını tadın. Bu sizin öz güveninizi artıracak ve size pek çok artılar katacaktır.

Sabırlı olmayı öğrenin. İmkân bulursanız zihin haritalama ve hızlı okuma teknikleri, risk yönetimi, stres ve öfkeyle baş etme teknikleri hakında bilgi edinin. Sonuçlarına katlanamayacağınız riskler almayın. Yaptığınız hatalardan dolayı pişmanlıklarınızı saplantı haline getirmeyin. Geçmişe takılmayın, geçmişi geride bırakmayı ancak geçmişten ders almayı bilin ve gelecekte aynı yanlışları tekrarlamamak için çabalayın.

Ailenize mutlaka vakit ayırın, ailenizi kesinlikle ihmal etmeyin. Aileniz ilginize karşılık size sevgi ve mutluluk verecektir. Bir aktivite belirleyin, örneğin akşam yemeği saati gibi günün bir bölümünü aile saati olarak ayırın. Bunu ailenizin bir geleneği haline getirin, tüm aile bireylerinin bu anın özel olduğunu bilmesini, buna uymasını sağlayın ve tüm aile biraraya gelin.

Teknolojiyi iyi kullanın, bu anlamda çağın gerisinde kalmayın.

Her zaman yeni yetenekler ekleyin kendinize. Mesela yemek yapmayı, kayak yapmayı, bir müzik aleti çalmayı, blog yazmayı, satranç veya briç oynamayı öğrenin, bir sertifika programına muhakkak katılın kendinizi iyi hissedeceksiniz.

Zaman en sınırlı ve kıymetli kaynaklarınızdan birisidir. Zamanı etkili yönetme anlamında kendinizi mutlaka geliştirin. Atıl zamanları değerlendirin. Bu anlamda arabada, otobüste, metroda, serviste mutlaka birşeyler yapın; kitap okuyun, sesli kitap dinleyin, internette araştırma yapın. Mesela çocuğunuzu kursa götürdüğünüzde çıkana kadar beklerken, eşinizin alışveriş yapmasını beklerken zamanı değerlendirin. Mesela mutfakta yemek yaparken bir sesli kitap açıp dinleyin, tatilleri bir öğrenme aracına dönüştürün, mutlaka müze gezisi gibi kültürel etkinlikleri tatil planınıza dâhil edin.

Daha az televizyon seyredin, internet oyunları için daha az vakit ayırın.

Fırsat yönetimi kavramını inceleyin. Karşınıza çıkan fırsatları zamanında tespit edin ve değerlendirin. Geç kalırsanız fırsatlar kaçabilir. 

Gazeteleri internetten okuyun. Çağımızda habere ve bilgiye hızlı erişim önemli, çünkü bilgi kıymetini çabuk yitirebiliyor. Gazetede önemli başlıklara göz atın ve size katkısı olacağını düşündüğünüz konuları okuyun sadece, katma değersiz ve yönlendirme amaçlı haberleri tespit etmeyi öğrenin ve onları geçin.

Abur cubur tarzı yemekleri azaltın, egzersiz yapın mutlaka. Varsa alkol veya sigara gibi zararlı alışkanlıklarınızı bırakın veya kontrol altına alın.

“Sağlıklı nefes almak sağlıklı yaşamın anahtarıdır.” diyor Anthony Robbins.  Gün içinde en az birkaç kere derin nefes alıp verme egzersizi yapın.

Anthony Robbins’in bir tavsiyesi de yeme alışkanlığı olarak kontrollü tüketim prensibini benimsemeniz. Beslenme konusunda hayat felsefeniz “Daha az ye daha uzun yaşa!” olsun. Tanrılar Okulu adlı kült kitabın yazarı Stefanno D’Anna’nın “Daha az ye, daha çok düşle, Daha az uyu, daha çok nefes al” sözü de bu felsefeyi destekler. Su varolan en iyi çözücüdür; bol su için. Karbonhidrat ve protein içerikli besinleri aynı öğünde almayın. Mesela et ve patatesi birlikte yemeyin. En az enerjiyle hazmedilen besin olarak meyve en mükemmel besindir. Karşılığında ise vücudunuza en fazla katkıyı sağlar. İnsan beyninin çalışmasını sağlayan tek besin glükozdur. Meyve de esasen glükozdan ibaret olup geri kalan %90-95’i sudan oluşur. Bunun anlamı meyvenin arındırıcı ve aynı zamanda besleyici olduğudur. Meyveyi daima mideniz boşken yemelisiniz. Mesela sabahları kalkar kalkmaz bir meyve yiyin, arada 15 dakika kadar traş, saç bakımı gibi günlük hazırlıklarınızı tamamladıktan sonra kahvaltınızı yapın.  Meyve, kalp rahatsızlıklarına karşı da en iyi koruyucudur. Ayrıca yeterli kalsiyumu alabilmek için yeşil sebzeler, fındık ve ceviz tüketin.
Sağlıklı beslenme, egzersiz ve yukarıda tavsiye ettiğim okuma alışkanlığı gibi değişiklikler kısa sürede size yeni bir kimlik katacak, yaratıcılığınızı açığa çıkarıp size mutluluk vermeye başlayacak, yeni şeyler yapmanız için arzu ve ilham verecek, enerjiniz ve girişimcilik ruhunuz güçlenecektir.

Atalarımız “bugünün işini yarına bırakma” derken ne güzel söylemişler! Erteleme alışkanlığınız varsa bunu terketmeye çalışın. Son dakikaya bırakmak yerine işlerinizi planlayın ve plana uyun. Sürekli ertelemeyi alışkanlık haline getirenler, hayatlarında akıp giden birçok değerli fırsatı kaçırırlar. Çocuklarınız mesela gözünüzün önünde bir anda büyürler, onlarla vakit geçirmek için beklemeyin, büyüdüklerini farkettiğinizde çok kıymetli yılları kaçırmış olabilirsiniz. Mesela okumak istediğiniz bir okul varsa beklemeyin, yaşlandıkça okul okumak zor olabilir veya sizin için geç olabilir.

Ancak öbür yandan bir şeyi kaçırdınız diye sakın pes etmeyin, hiçbirşey için asla geç olmadığını bilin ve asla umutsuzluğa kapılmayın.

Bildiğiniz doğruların en başarılı uygulayıcısı olamayabilirsiniz. Bundan dolayı karamsar olmayın. Amacınız hiçbir zaman başkalarıyla rekabet etmek olmamalı. Aşırı hırs size zarar verir. Eski sizle karşılaştırdığınızda gelişme gösterdiğiniz sürece kendinizi başarılı sayın.

Her konuda mükemmele erişmek zorunda değilsiniz. Zayıf kaldığımız alanlar olabilir. Bunları tespit ederek kendinizi tanıyın ve düzeltemiyorsanız kontrol altında tutun.

Başarılı insanların en önemli ortak niteliklerinden birisi iletişim becerileridir. Günümüzde başarılı olabilmek için bilgiyi yönetebilmek gereklidir. Örneğin iyi bir yönetici herşeyi bilmek zorunda değildir, ancak bilmesi gerekenle gerekmeyeni ayırdedebilmesi önemlidir.

Bu genel tavsiyelerden sonra kişisel gelişim alanında dünyaca tanınmış olan Anthony Robbins’in “Sınırsız Güç-Unlimited Power” isimli kitabından derlediğim ve kişisel gelişiminize ve yaşam yönetiminize pozitif etki yapabileceğine inandığım bazı hususları paylaşmak isterim:

Başarısızlık diye bir şey yoktur. Yalnızca sonuçlar vardır. Daima bir sonuç üretirsiniz. Eğer sonuç sizin arzu ettiğiniz gibi değilse, yalnızca kendi davranışlarınızı değiştirerek yeni sonuçlar üretebilirsiniz. “Başarısızlık” kelimesini hafızanızdan silin, “sonuç” kelimesini yuvarlak içine alın ve kendinizi her tecrübeden bir şey öğrenmeye adayın.

İnsanların duyguları en iyi algılama biçimi işitsel, görsel veya dokunsal duyularla olabilir. İşitme odaklı algısı güçlü olan çocuğunuza sevginizi hissettirmede içten gelerek söyleyeceğiniz tatlı bir söz daha etkili olurken, duyguları en iyi dokunma yoluyla algılayan çocuğunuzun başını okşamanız belki sürekli söyleyeceğiniz sevgi ifadelerinden daha etkili olacaktır. Bu anlamda eşiniz ya da çocuklarınızın sevgiyi algılama biçimini öğrenmek onlarla ilişkinizi geliştirmek adına sahip olabileceğiniz en güçlü araç olabilir. Bu sayede onlara tam olarak sizden bekledikleri yöntemle sevginizi ifade edebilirsiniz.

Anthony Robbins; kendisine gelen insanlar yapamadıkları birşeyden bahsettiklerinde, onlara “Sanki yapabiliyormuşsun gibi davran.” dediğini, insanların “İyi ama nasıl yapacağımı bilmiyorum.” diye yanıt vermeleri üzerine kendisinin de “O zaman nasıl yapabileceğini de biliyormuş gibi davran. Nasıl yapacağını biliyor olsaydın nasıl bir duruşun olacaksa öyle dur. Yüzüne sanki o şeyi hemen şu an yapabilecekmişsin tavrını takın.” diye yanıt verdiğini söylüyor. Bunun üzerine insanların ruh hallerinin değiştiğini ve aniden yapabileceklerini hissetmeye başladıklarını belirtiyor. Hisler çok hızlı değişir. Bunu çocuklarınız üzerinde de deneyebilirsiniz. Kendisini incitip ağlamaya başlayan çocuğunuza yukarı bakmasını söyleyin. Ağlaması ve acısı çabucak geçecektir ya da en azından çok çok azalacaktır.

Yukarıda değindiğim gibi Anthony Robbins de, içinizdeki cevheri açığa çıkarmak için hayallerinizin bir listesini yapmanızı; sahip olmak, yapmak ve olmak istediklerinizi yazılı hale getirmenizi tavsiye etmektedir. Bunu yaparken kendinize hiç sınır koymadan özgürce yazın. Daha sonra listenizi okuyun, bu sonuçlara ulaşabilmeniz için tahmini bir takvim çıkarın.  Bunlardan bu yıl sizin için en önemlilerinin hangileri olduğunu belirleyin. Yeterince sebebiniz varsa bu dünyada başaramayacağınız şey, elde edemeyeceğiniz sonuç yoktur. Bu amaçlara ulaşmada faydalanacağınız elinizde mevcut en önemli kaynaklarınız nelerdir?  Karakter özellikleriniz, arkadaş çevreniz, maddi gücünüz, eğitiminiz, zamanınız, enerjiniz ya da her neyse?  Daha sonra geçmişte bu kaynaklarınızı beceriyle kullanarak başardığınız olayları düşünün. Hayatınız boyunca tam anlamıyla başarıyla sonuçlandırdığınız birkaç olayı hatırlayın. Sonrasında da hedeflerinize ulaşabilmek için bir insanda bulunması gereken özellikleri tanımlayın. Bu özelliklere sahip olmanız için ne yapmanız gerekir; zamanı çok iyi kullanmak, çok yoğun bir eğitim, yüksek disiplin? Bir sonraki aşamada şu anda arzuladığınız şeyleri elde etmenizin önündeki engelleri belirleyin. Kendinizde şu anda neyin eksik olduğunu belirleyin.  Plan yapmada mı başarısız oluyorsunuz?  Plan yapıyor fakat uygulamada mı sorun yaşıyorsunuz? Birçok şeyi aynı anda yapmaya mı çalıştığınınzdan sorun yaşıyorsunuz? Eylemlerimizi doğru yönlendirebilmek için adım adım uygulanacak bir plan yapmak zorunluluktur. Hedefinize nasıl ulaşacağınıza dair stratejinizi oluşturun. Bunun en doğru yolu daha önce bunu başarmış kişileri model almaktır. Böyle kişileri tespit edin, onların başarılı olmasının arkasındaki nitelik ve davranışların bir listesini yapın. Bir sürü farklı hedefinizin olması güzel birşeydir. Ancak bundan daha güzel olanı ise hepsinin birden sizin için ne anlam ifade ettiğinin bilincinde olmaktır. Eğer kendi planınınız yoksa başkaları sizi kendi planının parçası yapacaktır. Başarı genellikle sıkı çalışmada gizlidir. Çok faydalı bir yöntem hedeflerinizin bir güncesini tutmaktır. Eğer hayatınıza yeterince değer veriyorsanız, o zaman hayatınız kaydetmeye de değerdir. Şimdi son bir şey daha yapmalısınız, bir zamanlar hedefleriniz arasında olan ve hali hazırda sahip olduğunuz şeylerin bir listesini yapın. Ki bu size bugüne kadar başardıklarınızı hatırlatarak sahip olduklarınızın değerini bilmenizi sağlayacak, bundan sonra yapacaklarınız için cesaret verecektir. Yaptıklarınız yapacaklarınızın garantisidir unutmayın.

“İstediğinizi elde etmenin yolu nedir?” sorusunun yanıtını şu şekilde veriyor Anthony Robbins: “İsteyin”. Eksiksiz ve zekice istemenin 5 temel ilkesi vardır. 1. Ne istiyorsanız spesifik olarak isteyin. 2. Size yardım edebilecek birinden isteyin. 3. İstekte bulunduğunuz kişi nazarında bir değer yaratın, sizi değerli görmesini sağlayın. 4. Odaklanın ve odaklanmanızla eşdeğer bir inançla isteyin. 5. İstediğinizi alana kadar istemeye devam edin.

Zihninize bir şeyi yapamayacağınıza dair olumsuz mesajlar göndermeyin. Daima “Yapabiliyor olsaydım ne olurdu?” diye zihninizde canlandırın. Bu şekilde bir şeyin olabilmesine imkân yaratırsınız. Yine “Bunu hemen şu anda yapabilmemi ne engelliyor?” diye de sorun ki; bu sayede tam olarak neyi değiştirmeniz gerektiğini açıkça fark edebilesiniz. Mesela çocuğunuza geometride neden sorun yaşadığını sormak yerine, daha iyi yapabilmesi için neye ihtiyacı olduğunu sorarak bir de bunun sonucunu gözlemleyin.

İletişimde ustalaşmak istiyorsanız, tek ihtiyacınız olan insanların dünyasına nasıl girebileceğinizi öğrenmektir. İnsanlar birbirleriyle benzerlikleri oranında birbirini sevmeye meyillidirler. Çünkü ortak bir yönünüz olması yakınlık hissi yaratır. Birisiyle uyuşmanın en yaygın yolu konuşarak birbirleri hakında bilgi paylaşmaktır. Öte yandan çalışmalar göstermektedir ki insanlar arasında iletişim yoluyla aktarılan bilginin yalnızca %7’si sözlerin kendisiyle aktarılmaktadır. Bilginin %35’i sesinizin tonuyla, %55’i ise vücut dilinin bir sonucu olarak aktarılmaktadır. Mesajı aktaran kişinin yüz ifadeleri, mimikleri, vücut hareketleri karşımızdaki kişinin bize söylemek istediğiyle ilgili bize kelimelerin kendisinden çok daha fazla bilgiler sunmaktadır.

          Hayattaki olayları algılama biçimimiz bizim onlara yüklediğimiz anlamlara bağlıdır. Eğer çerçeveyi, bağlamı değiştirirseniz anlamda anında değişir. Bireysel değişim için en etkili araçlardan birisi herhangi bir olayı en doğru şekilde bir çerveye oturtabilmektir. Dünyada hiçbir şeyin kesin bir anlamı yoktur. Bir şey hakkında ne hissettiğiniz, hayatta ne yaptığınız sizin onu algılamamıza ve ona yüklediğiniz anlama bağlıdır.  Kontrol sizdedir. Zihninizin kontrolü sizdedir. Başkalarıyla iletişim kurmayı öğrenmek kadar kendinizle iletişim kurmayı öğrenmek de hayati bir öneme sahiptir.

Tüm insan davranışları o veya bu şekilde uyum sağlamaya programlıdır, bir ihtiyacı tatmin etmeye tasarlanmıştır. Mesela sigara içmek bir insana rahatlamış ve güvende hissettiriyor ve bu olumsuz davranışı değiştirmek istiyorsanız, o halde sigarayı bırakmasını istediğiniz kişinin aynı hislerini tatmin edecek yani rahatlamış ve güvende hissetmesini sağlayacak daha seçkin başka bir davranış bulmalısınız.

Sağlık ve mutluluğun ilk anahtarı, hayal kırıklığıyla baş etmeyi öğrenmektir. Hayal kırıklıkları hayatın bir parçasıdır, sizi yenik düşürmesine izin vermeyin, bunun yerine kabullenmeyi öğrenin. Sağlık ve mutluluk için diğer önemli hususlardan biri ise reddedilme durumu ve maddi imkânsızlık baskısıyla nasıl baş edileceğini bunun yanı sıra rehavetle baş edebilmeyi öğrenmektir. Unutmayın ki rahatlık bünyenin başına gelebilecek en feci duygulardan birisidir. Aşırı rahat hisseden ve rehavete kapılan bir kişi nasıl davranır? Gelişmeyi, çalışmayı ve değer yaratmayı bırakır. Rehavet noktasında aşırı rahat olmak istememelisiniz. Daima sizden daha fazlasına sahip olan birileri vardır. Her zaman sizden daha azına sahip birileri de olacaktır. Aslolan bunlar değildir. Kendinizi kendi hedeflerinizle yargılamalısınız, başka hiçbir şeyle değil. Benjamin Disraeli’nin “küçük şeyler küçük akılları etkiler” sözünü düşünün. Ne rehavete ne de hırsa kapılmadan sağlıklı ve sürekli gelişmenin peşinde koşun. Küçük şeylere büyük anlamlar yükleyerek mutsuzluk tohumları ekmeyin hayatınıza. Mutluluk için son bir kilit nokta ise “daima almak istediğinizden daha fazlasını vermek”tir. Bu adeta gerçek mutluluğu sağlayan en önemli anahtardır. “

Bu bölümde de size şahsen örnek aldığım bir diğer kişisel gelişim üstadı ve motivasyonel konuşmacı Jim Rohn’un yaşama dair bazı tavsiyelerini aktarmak istiyorum:

·        Sahip olduklarınız için şükredin.
·        Takipçi ve taklitçi olmayın; öğrenci ve öğrenen olun.
·        Tavsiyeleri dinleyin ama hayatınızı başkalarının emirleriyle yönlendirmeyin.
·        Bilgiyi alın ama başkalarının doğrudan hayatınıza burnunu sokmasına izin vermeyin. Yaptığınız şeyin kendi vardığınız sonuçların ürünü olduğundan emin olun. Başkası dedi diye değil, denileni alıp işlemden geçirerek, hakkında düşünerek sizi daha değerli kılacağını düşünüyorsanız kendi vardığınız sonuç olduğundan harekete geçin. Bunu yapmaya başladığınızda kendinizde hızla gelişme göreceksiniz.
·        Daha az sorunum olsaydı diye dilemek yerine daha fazla beceriniz olmasını dileyin.
·        Siz değişirseniz, her şey sizin için değişir. Sizin dışınızda olanı değiştirmek zorunda değilsiniz, tek yapmanız gereken kendi içinizde olanı değiştirmektir.
·        Daha fazlasını elde etmek istiyorsanız önce kendiniz daha fazlası olun.
·        Keşke daha kolay olsaydı diye dilemek yerine, kendiniz daha iyi olmayı dileyin.
·        Yine daha fazlasını beklemek için çevrenize daha fazla değer katın. Daha değerli olun.
·        Aldığınız maaşın gereğinden daha fazlasını yapın, bu sizin gelecek için yatırımınız olacaktır.
·        Kendinizi tartın, hayat performansınızı değerlendirin. Mesela işimde kendimi geliştiriyor muyum, eşimi ihmal mi ediyorum, çocuğuma karşı çok mu sert davranıyorum diye sorun kendinize.
·        Korkularınızla yüzleşin. Bundan sonra korkmamak için neler yapabileceğinizi düşünün.
·        Hatalarınızı kabul edin. Hem kendinize karşı hem de başkalarına karşı kabul edin. İşi dolandırmadan üzgünüm diyebilin.
·        Hedeflerinizi elemeden geçirin. Herşeyi aynı anda yapamazsınız.
·        Kendinize inanın.
·        Bilgelik dileyin. Bilgelik size zorlukların üstesinden gelmeniz için cevapları ve imkânları sunacaktır.
·        Kalan ömrünüzün, zamanınızın kıymetini bilin. Mesela 20 yıl ömrüm kaldı şeklinde değil, senede bir tatil yapan kişiyseniz 20 tatilim kaldı diye bir düşünün bakalım ne hissedeceksiniz? Yapmak istediğiniz şeyleri bu düşünceyle planlayın ve vaktinizi iyi değerlendirin.
·        Kazancınızdan tasarruf edin, yatırım yapın. Maddi açıdan bağımsız olun. Tasarruf ve yatırımınızdan elde edeceğiniz kazanç maaştan daha iyidir.
·        Herşeyi yoğun bir şekilde yaşayın. Daha güçlü olun, elde etmek istediğiniz bir sonuç için bir şey yaparken kendinizi adayın, neyiniz varsa koyun ortaya.
·        Hayatta hak ettiğiniz yeri ve nerede olmanız gerektiğini belirleyin. Sonrasında da hak ettiğiniz değeri, yeri bulmak için emek sarfedin.
·        Dürüstlük ve doğruluktan sapmamayı isteyin, kalıcı huzur için bunu kendinize sürekli hatırlatın.
·        Kendinizi disipline etmeyi öğrenin
·        Kariyer, değer, güç gibi hususlarda doğru olan için savaşın; bunlar için doğrulardan sapmayın.
·        İnancınızı, öz güveninizi koruyun.

Buraya kadar sanırım kişisel gelişimin anlamı, önemi hakkında farkındalığınız artmış oldu, yaşamınızı daha iyi bir hale getirmek için isteğiniz, yaratıcılık hissiniz, değişik heyecanlar ve yeni şeyler yapmak için şevk duygularınız kabardı. Bu duyguları sürekli beslemelisiniz. Tıpkı bir ateşe odun atar gibi. Her ihtiyaç duyduğunuzda ta ki yaşamınızın kontrolünü tamamen ele alana kadar bu ve benzeri yazıları, kitapları okuyun.

Hayatınıza pozitif bir dokunuş yapabilmiş olmak dileğiyle son bölümde Jim Rohn’un “Hayatın 5 temel parçası” diye adlandırdığı süreci aktarmak istiyorum.

1.           Filozofi (hayata bakış açınız): Hayatınızın nasıl gittiğinin belirleyici unsurudur. Düşün, aklını kullan, fikirleri hayata geçir! Bu üçü sizin hayat felsefenizi oluşturur. Daha iyi bir felsefe geliştirin. Hayatta var olanları düşünün: güneş, yağmur, tohum, okul, iş, para, ekonomi, toprak… Bu üçünü uygula ve bunları fırsata, imkanlara, kaynağa, değere çevir. Çevirebildiğinizde mucizeler yaratabilirsiniz.
Koşulları, ekonomiyi, vergileri, patronunuzu vb. suçlamayı bırakın. Elinizde olanlar belli. Felsefenizi değiştirin. Düşün, aklını kullan ve fikirlerini uygula, elindekileri kaynağa çevir, değer yarat! Bu süreç sonunda yeni hedeflere yelken açın, hızla değişimi göreceksiniz. Bunu bekletmeden hemen uygulamaya başlayın.
Küçük hataları her gün yapmaya devam ederek yılları geçirirseniz, uzun bir sürenin sonunda bunlar felakete dönüşebilir. Filozofinizde (yaşam felsefenizde) bu küçük hatalar var mı? Bul, filozofini değiştir!
Küçük hataların tekrarı yerine başarının formülü şu: “Hataları bertaraf edin, her gün uygulayacağınız birkaç basit disiplin koyun.” Bunu alışkanlık haline getirir, her gün sağlık, iş, iletişim alışkanlıklarınıza uygularsanız bir süre sonra çok başarılı bir noktaya gelirsiniz. Yıllar sonra bakarsınız ki ülke aynı, vergiler aynı, ekonomi aynı, iş dünyası aynı ama değişen sizsiniz!

2.           Tavır: Geçmişin eğitici bir okul olmasını sağlayın, sizi tehdit etmesini değil. Kendi değerinizi anlayın. İşe eğitimle başlayın. Resmi eğitim sizin geçiminizi sağlamanızı temin eder, kendi kendinizi eğitmek ise size servet kazandırır.

3.           Felsefenizi ve tavrınızı alın ve eyleme (aktiviteye) dönüştürün. Kendinize sorun  bakalım.

a. Ne yapıyorum, kolayca yapabileceğim veya aslında kolay olan neyi yapmayı ihmal ediyorum? “Yapabilirdim, yapmalıydım ya da yapmıyorum” eşittir felakettir. Tohumu ekmezsen ağaç büyümez. Filozofi ve tavrı eyleme yönlendir, yapabilirdim ama yapmadım durumuna düşmeyin.
b. Elinizden gelenin en iyisini yapın! Bu hayatınızı kökten değiştirir.

4.           Sonuçlar: Sonuçların size eylemleriniz, tavrınız ve felsefenizle ilgili birçok şeyi öğretmesine izin verin. Olanları gözden geçirin, sonuçları ölçün!
5.           İyi bir yaşam, yaşam tarzı: Nasıl iyi bir şekilde yaşayacağını öğrenmek önemlidir. Eğer iyi yaşamayı diliyorsanız, varlık ve mutluluk üzerine araştırma yapın. Finansal plan yapın. Bundan beş yıl sonra her açıdan kendinizi nerede görmek istiyorsunuz?


Geleceğinizi ve mutluluğu tasarlamak size bağlıdır. Mutluluklar dileklerimle.