KİŞİSEL GELİŞİM İÇİN YAŞAM YÖNETİMİ
Günümüzün trend konularından olan
“kişisel gelişim ve yaşam yönetimi”ne ilişkin olarak temel bazı tanım ve
açıklamaları kısaca sizlere aktardıktan sonra, okuyan tüm yakın çevremden
aldığım geri dönüşlere dayanarak kesinlikle ilginizi çekeceğini düşündüğüm,
okuyunca size ilham verecek ve coşkunluk duygusu yaratacak bazı yöntem ve
tavsiyeleri kişisel gelişiminize katkı sağlamak üzere aşağıda sizlerle
paylaşacağım.
İnsan olarak yaşamdan
beklentilerimiz aşamalı bir yapıda ve benzerdir. Bizi birbirimizden ayıran ise
yaşamın bu aşamalarının neresinde olduğumuzdur. Genel kabul gören ihtiyaçlar
hiyerarşisinin ilk basamakları, devletin sağladığı güvenlik, iş sahibi olmanın
getirdiği gelir ve aile sahibi olmanın sağladığı sosyal aidiyet olanaklarıyla nispeten
hızlı ve kolay bir şekilde karşılanmış olur. Temel ihtiyaçları karşılanmış bireylerin
yaşamdan tatmin olmaya devam edebilmesi için toplum hayatında saygınlık
kazanma, maddi ve manevi anlamlarda güçlenme, kendini gerçekleştirme gibi daha
fazla emek gerektiren aşamaları hedef olarak benimsemesi insanın yaradılışı
gereği kaçınılmazdır.
İnsanların tatmini daha zor olan
bu hedeflere erişmelerine yönelik yöntem arayışının yarattığı talebi karşılamak
üzere yapılan çalışmalar kişisel
gelişim, yaşam yönetimi, yaşam koçluğu gibi günümüzün ilgi gören
başlıklarını ortaya çıkarmıştır.
Kişisel gelişim ve yaşam yönetimi
nedir? Kişisel gelişim; kendimizi daha iyi tanımamızı sağlayan, yetenek ve
potansiyelimizi geliştiren, yaşam kalitemizi yükselten ve hayallerimizi
gerçekleştirmemize katkı sağlayan aktiviteleri kapsar. Yaşam yönetimi ise kendimizi
gerçekleştirme ve mutluluk gibi kazanımlar elde etmek hedefiyle, hayatımızın
tüm parçalarının daha güçlü, stratejik ve etkili çalışacak şekilde yönetilmesi
anlamına gelmektedir.
Hayattaki amacımız nedir? Hayattan
nasıl tatmin oluruz? Yukarıda bahsettiğim “yaşamdan aşamalı beklentiler” durumu
Maslow tarafından “ihtiyaçlar hiyerarşisi” teorisi olarak ortaya konmuştur. Tatmin
olmuş ihtiyaçlar, hayattan tatmin olmaya devam edebilmemiz için hiyerarşinin
üst basamaklarını zorunlu hedef olarak benimsememize neden olur. Başka bir
deyişle; temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamış olan insan hayattan zevk
almak, hayatının anlamını bulmak ve tatmin düzeyine ulaşmak için basamaklarda
ilerlemek ve kendini gerçekleştirmek durumunda kalır. Bu seviyeye ulaşmış
bireyler için kişisel gelişim ve yaşam yönetimi doğal ilgi alanı haline
gelmektedir.
Hayattaki amacını ve gelecek için
beklentilerini belirleyen bir birey, öz kaynaklarını ve kendisinden bu
kaynakları talep eden hayatının parçalarını belirlemelidir.
“Kaynaklar kısıtlı ihtiyaçlar
sonsuz” deyimi hepimizin sıkça duyduğu bir sözdür. O halde insanın öz
kaynakları nelerdir? İnsanın dört temel öz kaynağının “zaman, maddi imkân yani para, entelektüel bilgi ve fiziksel
veya zihinsel üstün yetenekler” olduğunu söyleyebiliriz. Peki, öz
kaynaklarımızı talep eden hayatımızın parçaları nelerdir veya kaynaklarımızı
hangi alanlara paylaştırmak durumundayız? Öz kaynaklarımızı paylaştırmak
durumunda olduğumuz ve hayatımızın bir parçası olan gruplar öncelikle kendimiz, daha sonra iş, aile,
sosyal çevremiz ve diğer insanlardan oluşur.
Öz kaynaklarımızın kendimiz için
kullanılması; beslenme ve uyku gibi temel ihtiyaçlarımızın karşılanması
olabileceği gibi, tedavi ve sağlık için ayıracağımız para ve zaman, spor için ayıracağımız
zaman, kişisel gelişim amaçlı kitap okumak, hobilere ve özel ilgi alanlarımıza zaman
ve para ayırma, sosyalleşme ihtiyacımızı karşılamak için arkadaşlarımızla vakit
geçirme veya sinemaya gitme gibi aktivitelerden oluşabilir. Mesai saatlerimiz ve
toplantı gibi nedenlerle yapacağımız seyahatler de işimiz için ayıracağımız
zaman dilimini oluşturur. Eş ve çocuklarımız, başta zaman olmak üzere gerektiğinde
her türlü kaynağımızı ayırdığımız hayatımızın en değerli parçalarıdır. Ayrıca
aile içinde rolümüz gereği fatura yatırmaktan, alışveriş yapmaya veya ev
işlerinin paylaşılmasına kadar diğer sorumluluklarımız için de zaman ayırmamız
gerekir. Akraba ve arkadaşlardan oluşan
sosyal çevremizden gelecek taleplere karşı da bağlılık ve sorumluluk duygusu çerçevesinde
kayıtsız kalamayız. Bunların dışında da toplumu oluşturan diğer insanlar için
yapacağımız örneğin; çocuk yurdu veya yaşlılar yurdu ziyareti, doğal afetlerde
yardım, apartman yöneticiliği, dernek üyeliği gibi gönüllü işler de kaynak
ayırmamız gereken aktiviteler olabilir. Başka insanlar için faydalı
olabildiğini görmek insana mutluluk hissi ve yaşamımıza anlam verir.
Bu tespitleri yaptıktan sonra
kendimize “bizden kaynak bekleyenler arasında mutluluk ve tatmin maksimizasyonu
için kaynaklarımızı nasıl paylaştırmalıyız?” sorusunu sorarız. Bu sorunun en kısa
ve basit yanıtı, “hayattaki
önceliklerinizi belirleyerek kaynaklarınızı bu öncelikler doğrultusunda planlayın”
olacaktır. Ancak uygulamada bu nasıl olacak? Asıl zor olan da budur. Aşağıda bu
soruların yanıtını bulmanıza yardımcı olmak amacıyla kişisel gelişim ve yaşam
yönetimini esas alan bazı yöntem ve öneriler sunulacaktır.
İşe kişisel SWOT analizinizi
yaparak başlayabilirsiniz. Hemen elinize bir kâğıt kalem alın ve önce samimi
olarak güçlü ve zayıf yönlerinizi yazın. Ardından önümüzdeki dönemde karşınıza
çıkabilecek fırsatları tahmin edin ve önünüzde engel olarak gördüğünüz
riskleri, tehditleri sıralayın. Listenizi tamamladıktan sonra sakin kafayla ve
acele etmeden yazdıklarınızı okuyun. Kendinizi bir kâğıda resmedilmiş olarak
yeniden keşfedeceksiniz.
Şimdi yeniden kâğıt ve kalemi
alın ve kişisel gelişim planınızı yapın. Bu sefer kâğıda gelecekte yapmak
istediğiniz, yapmayı hayal ettiğiniz ve olmayı istediğiniz şeyleri kısa, orta
ve uzun vade şeklinde gruplandırarak yazın. Bu planı oluştururken kendinizi
kesinlikle kısıtlamayın, her şeyin mümkün olduğunu düşünerek özgürce yazın.
SWOT analizi ile öncelikle
kendinizi değerlendirmeniz, kişisel gelişiminiz için gerekli bir adımdır. Bu
sayede fırsatları kazanca dönüştürebilmek için kişisel SWOT analizinizde tespit
ettiğiniz güçlü yönlerinizi kullanabileceksiniz.
Kişisel gelişiminiz için
öncelikli yapılması gereken bir diğer faaliyet ise plan yapmaktır. Yazılı bir
plan oluşturun, gelişiminiz için hangi kazanımları elde etmeyi planladığınızı
yazın. Planınızı kısa ve orta vadeli hedeflere ayırın, düzenli olarak gözden
geçirin, ulaştığınız hedefleri belirleyerek planınızı güncelleyin.
Hayat mevsimler gibidir.
Mevsimler kontrolümüz dışındadır ama hiç şaşmadan birbirini takip ederler. Hazan
mevsimi dediğimiz sonbaharda yaprakların yavaş yavaş sarararak dökülmesini ve
havaların soğumaya başlamasını, daima soğuk kış mevsimi takip eder. Ancak her
çetin kış mevsiminin ardından tıpkı umutlarımız gibi yeniden doğa yeşermeye ve
havalar ısınmaya başlar. Ardından getireceği bolluklarla kaçınılmaz yaz
sıcakları! Hayatın mevsimleri de aynı paterni izler. Sonbaharın geldiğini
zamanında fark edebilirseniz, gelebilecek olan bir kriz döneminden endişelenmek
yerine daha sonra gelecek baharı düşünerek ayakta ve güçlü kalabilir, ekeceğiniz
tohumlarla hayatınız için doğru yatırımları yapabilirsiniz. Fırsatların bolca karşınıza
çıkacağı yaz geldiğinde ise başkaları kavurucu sıcaklarla mücadele ederken, siz
kişisel gelişiminizi sağlayacak ekinlerinizi toplayarak heybenizi doldurmalı ve
fırsatları en doğru şekilde değerlendirmelisiniz. Bolluğun da sonsuza kadar
sürmeyeceğini bilenler yeni mevsimlere hep hazır olacaklardır. Ünlü kişisel
gelişim gurusu Jim Rohn’un mevsimler teorisini anlattım size. Jim Rohn bu
felsefeyi “Mevsimler değişmez, siz
kendinizi nasıl değiştireceğinizi öğrenmek zorundasınız.” diyerek
özetlemektedir. Ekonomiler de böyle değil midir? Paranın bollaştığı dönemlerde
kimileri borcunu artırarak kalıcı gelir getirmeyen araçlara yatırım yaparken, kimileri
planlı hareket ederek üretime dönük yatırımlar yapar. Zamanla ekonomide balon
oluşur ve ekonomik veriler güz koşullarına girer. Ardından gelen kriz
dönemlerinden kimlerin nasıl etkilendiğini yakın geçmişteki örneklerden
görebilirsiniz.
Bu bölümde de kişisel gelişim
felsefenizi şekillendirebilecek bazı yöntemlerden kısa kısa bahsetmek
istiyorum:
Kişisel gelişiminize mutlaka önem
verin ve kendinize zaman ayırın. Standartlarınızı yükseltin. Birşey yaparken o
işe kendinizi adayın. Kendinizi geliştirdikçe sık sık ilham bulduğunuz ve
coşkulu hissettiğiniz anlarınız olacaktır. Hepimiz böyle anlar hissetmişizdir. Böyle
anlar potansiyelinizi maksimum olarak açığa çıkarabileceğiniz anlardır. Yaratıcılığınız
tavan yapmıştır. Nerede ve ne durumda olursanız olun bu anları kaçırmayın! Bir
yolunu bulup böyle anları yazıya dökün, not tutun, resmedin! Aniden bir rüyadan
uyanıp müthiş bir duyguyla bu rüyanın filmini çekebilsem Oscar alır dediniz mi
hiç? Bu tür ilham ve coşku dolu anlarda hemen kaleme sarılın, dizeler mi geldi aklınıza
hemen yazın; telefona, tablete gerekirse bir biletin üstüne. Mehmet Akif,
İstiklal Marşımızın bazı dizelerini uykusundan uyanarak unutmamak için
duvarlara yazmamış mıydı?
Gelir ve giderlerinizi gözeterek
finansal plan yapın. Yönetim biliminin çok basit ama bir o kadar da etkili iki
prensibi olan marjinal fayda ve pareto prensiplerini öğrenin: Nelere emek
harcamalıyız, nerede durmayı bilmeliyiz? Kısıtlı olduğunu bildiğimiz kaynaklarımızı
nasıl etkin ve maksimum verimle kullanabileceğimizi araştırın.
Dinlemeyi öğrenin, eskisinden daha
fazla dinleyin. Etrafınızdaki insanların güçlü yönlerini bulun, onları bu konularda
konuşturun, dinleyin ve öğrenin. Tecrübelerini dinleyin. Dinlediklerinizi
yeterli bulmayın ve doğrulamak için kendiniz de araştırın. Yine bir ünlü
kişisel gelişim üstadı olan Anthony Robbins bu durumu “başarılı insanları bul, takip et, dinle, araştır, başarılarının
sırlarını öğren, kendinde uygula yani onları model al ve denemeye devam et.”
şeklinde ifade etmektedir.
Kendinizi bir konuda yeterince
geliştirerek, yetiştirin. Yeterince olgunlaşıp hazır hissettiğinizde
birikiminizi bir eser yazarak kalıcı hale dönüştürün. Eserinizi bir blog
sayfasında veya sosyal medya hesaplarınızda ücretsiz olarak
yayınlayabilirsiniz. Bu sayede bir eser bırakmanın, bilgilerinizi paylaşmanın
ve geleceğe aktarmanın doyumsuz hazzını tadın. Bu sizin öz güveninizi artıracak
ve size pek çok artılar katacaktır.
Sabırlı olmayı öğrenin. İmkân
bulursanız zihin haritalama ve hızlı okuma teknikleri, risk yönetimi, stres ve
öfkeyle baş etme teknikleri hakında bilgi edinin. Sonuçlarına
katlanamayacağınız riskler almayın. Yaptığınız hatalardan dolayı
pişmanlıklarınızı saplantı haline getirmeyin. Geçmişe takılmayın, geçmişi
geride bırakmayı ancak geçmişten ders almayı bilin ve gelecekte aynı yanlışları
tekrarlamamak için çabalayın.
Ailenize mutlaka vakit ayırın, ailenizi
kesinlikle ihmal etmeyin. Aileniz ilginize karşılık size sevgi ve mutluluk
verecektir. Bir aktivite belirleyin, örneğin akşam yemeği saati gibi günün bir
bölümünü aile saati olarak ayırın. Bunu ailenizin bir geleneği haline getirin,
tüm aile bireylerinin bu anın özel olduğunu bilmesini, buna uymasını sağlayın
ve tüm aile biraraya gelin.
Teknolojiyi iyi kullanın, bu
anlamda çağın gerisinde kalmayın.
Her zaman yeni yetenekler ekleyin
kendinize. Mesela yemek yapmayı, kayak yapmayı, bir müzik aleti çalmayı, blog
yazmayı, satranç veya briç oynamayı öğrenin, bir sertifika programına muhakkak
katılın kendinizi iyi hissedeceksiniz.
Zaman en sınırlı ve kıymetli
kaynaklarınızdan birisidir. Zamanı etkili yönetme anlamında kendinizi mutlaka
geliştirin. Atıl zamanları değerlendirin. Bu anlamda arabada, otobüste,
metroda, serviste mutlaka birşeyler yapın; kitap okuyun, sesli kitap dinleyin, internette
araştırma yapın. Mesela çocuğunuzu kursa götürdüğünüzde çıkana kadar beklerken,
eşinizin alışveriş yapmasını beklerken zamanı değerlendirin. Mesela mutfakta
yemek yaparken bir sesli kitap açıp dinleyin, tatilleri bir öğrenme aracına
dönüştürün, mutlaka müze gezisi gibi kültürel etkinlikleri tatil planınıza dâhil
edin.
Daha az televizyon seyredin, internet
oyunları için daha az vakit ayırın.
Fırsat yönetimi kavramını
inceleyin. Karşınıza çıkan fırsatları zamanında tespit edin ve değerlendirin.
Geç kalırsanız fırsatlar kaçabilir.
Gazeteleri internetten okuyun. Çağımızda
habere ve bilgiye hızlı erişim önemli, çünkü bilgi kıymetini çabuk
yitirebiliyor. Gazetede önemli başlıklara göz atın ve size katkısı olacağını düşündüğünüz
konuları okuyun sadece, katma değersiz ve yönlendirme amaçlı haberleri tespit
etmeyi öğrenin ve onları geçin.
Abur cubur tarzı yemekleri
azaltın, egzersiz yapın mutlaka. Varsa alkol veya sigara gibi zararlı
alışkanlıklarınızı bırakın veya kontrol altına alın.
“Sağlıklı nefes almak sağlıklı
yaşamın anahtarıdır.” diyor Anthony Robbins.
Gün içinde en az birkaç kere derin nefes alıp verme egzersizi yapın.
Anthony Robbins’in bir tavsiyesi de yeme alışkanlığı
olarak kontrollü tüketim prensibini benimsemeniz. Beslenme konusunda hayat
felsefeniz “Daha az ye daha uzun yaşa!” olsun. Tanrılar Okulu adlı kült kitabın
yazarı Stefanno D’Anna’nın “Daha az ye, daha çok
düşle, Daha az uyu, daha çok nefes al” sözü de bu felsefeyi destekler. Su
varolan en iyi çözücüdür; bol su için. Karbonhidrat ve protein içerikli
besinleri aynı öğünde almayın. Mesela et ve patatesi birlikte yemeyin. En az
enerjiyle hazmedilen besin olarak meyve en mükemmel besindir. Karşılığında ise vücudunuza
en fazla katkıyı sağlar. İnsan beyninin çalışmasını sağlayan tek besin
glükozdur. Meyve de esasen glükozdan ibaret olup geri kalan %90-95’i sudan
oluşur. Bunun anlamı meyvenin arındırıcı ve aynı zamanda besleyici olduğudur.
Meyveyi daima mideniz boşken yemelisiniz. Mesela sabahları kalkar kalkmaz bir
meyve yiyin, arada 15 dakika kadar traş, saç bakımı gibi günlük
hazırlıklarınızı tamamladıktan sonra kahvaltınızı yapın. Meyve, kalp rahatsızlıklarına karşı da en iyi
koruyucudur. Ayrıca yeterli kalsiyumu alabilmek için yeşil sebzeler, fındık ve
ceviz tüketin.
Sağlıklı beslenme, egzersiz ve yukarıda
tavsiye ettiğim okuma alışkanlığı gibi değişiklikler kısa sürede size yeni bir
kimlik katacak, yaratıcılığınızı açığa çıkarıp size mutluluk vermeye başlayacak,
yeni şeyler yapmanız için arzu ve ilham verecek, enerjiniz ve girişimcilik ruhunuz
güçlenecektir.
Atalarımız “bugünün işini yarına bırakma” derken ne güzel söylemişler! Erteleme
alışkanlığınız varsa bunu terketmeye çalışın. Son dakikaya bırakmak yerine
işlerinizi planlayın ve plana uyun. Sürekli ertelemeyi alışkanlık haline
getirenler, hayatlarında akıp giden birçok değerli fırsatı kaçırırlar. Çocuklarınız
mesela gözünüzün önünde bir anda büyürler, onlarla vakit geçirmek için
beklemeyin, büyüdüklerini farkettiğinizde çok kıymetli yılları kaçırmış
olabilirsiniz. Mesela okumak istediğiniz bir okul varsa beklemeyin, yaşlandıkça
okul okumak zor olabilir veya sizin için geç olabilir.
Ancak öbür yandan bir şeyi kaçırdınız
diye sakın pes etmeyin, hiçbirşey için asla geç olmadığını bilin ve asla umutsuzluğa
kapılmayın.
Bildiğiniz doğruların en başarılı
uygulayıcısı olamayabilirsiniz. Bundan dolayı karamsar olmayın. Amacınız hiçbir
zaman başkalarıyla rekabet etmek olmamalı. Aşırı hırs size zarar verir. Eski sizle
karşılaştırdığınızda gelişme gösterdiğiniz sürece kendinizi başarılı sayın.
Her konuda mükemmele erişmek
zorunda değilsiniz. Zayıf kaldığımız alanlar olabilir. Bunları tespit ederek
kendinizi tanıyın ve düzeltemiyorsanız kontrol altında tutun.
Başarılı insanların en önemli
ortak niteliklerinden birisi iletişim becerileridir. Günümüzde başarılı
olabilmek için bilgiyi yönetebilmek gereklidir. Örneğin iyi bir yönetici
herşeyi bilmek zorunda değildir, ancak bilmesi gerekenle gerekmeyeni
ayırdedebilmesi önemlidir.
Bu genel tavsiyelerden sonra
kişisel gelişim alanında dünyaca tanınmış olan Anthony Robbins’in “Sınırsız
Güç-Unlimited Power” isimli kitabından derlediğim ve kişisel gelişiminize ve
yaşam yönetiminize pozitif etki yapabileceğine inandığım bazı hususları
paylaşmak isterim:
Başarısızlık diye bir şey yoktur. Yalnızca sonuçlar vardır. Daima bir sonuç
üretirsiniz. Eğer sonuç sizin arzu ettiğiniz gibi değilse, yalnızca kendi
davranışlarınızı değiştirerek yeni sonuçlar üretebilirsiniz. “Başarısızlık”
kelimesini hafızanızdan silin, “sonuç” kelimesini yuvarlak içine alın ve
kendinizi her tecrübeden bir şey öğrenmeye adayın.
İnsanların duyguları en iyi algılama biçimi işitsel, görsel veya dokunsal
duyularla olabilir. İşitme odaklı algısı güçlü olan çocuğunuza sevginizi
hissettirmede içten gelerek söyleyeceğiniz tatlı bir söz daha etkili olurken,
duyguları en iyi dokunma yoluyla algılayan çocuğunuzun başını okşamanız belki
sürekli söyleyeceğiniz sevgi ifadelerinden daha etkili olacaktır. Bu anlamda eşiniz
ya da çocuklarınızın sevgiyi algılama biçimini öğrenmek onlarla ilişkinizi
geliştirmek adına sahip olabileceğiniz en güçlü araç olabilir. Bu sayede onlara
tam olarak sizden bekledikleri yöntemle sevginizi ifade edebilirsiniz.
Anthony Robbins; kendisine gelen insanlar yapamadıkları birşeyden
bahsettiklerinde, onlara “Sanki yapabiliyormuşsun gibi davran.” dediğini,
insanların “İyi ama nasıl yapacağımı bilmiyorum.” diye yanıt vermeleri üzerine
kendisinin de “O zaman nasıl yapabileceğini de biliyormuş gibi davran. Nasıl
yapacağını biliyor olsaydın nasıl bir duruşun olacaksa öyle dur. Yüzüne sanki o
şeyi hemen şu an yapabilecekmişsin tavrını takın.” diye yanıt verdiğini
söylüyor. Bunun üzerine insanların ruh hallerinin değiştiğini ve aniden
yapabileceklerini hissetmeye başladıklarını belirtiyor. Hisler çok hızlı
değişir. Bunu çocuklarınız üzerinde de deneyebilirsiniz. Kendisini incitip
ağlamaya başlayan çocuğunuza yukarı bakmasını söyleyin. Ağlaması ve acısı
çabucak geçecektir ya da en azından çok çok azalacaktır.
Yukarıda değindiğim gibi Anthony Robbins de, içinizdeki cevheri açığa
çıkarmak için hayallerinizin bir listesini yapmanızı; sahip olmak, yapmak ve
olmak istediklerinizi yazılı hale getirmenizi tavsiye etmektedir. Bunu yaparken
kendinize hiç sınır koymadan özgürce yazın. Daha sonra listenizi okuyun, bu
sonuçlara ulaşabilmeniz için tahmini bir takvim çıkarın. Bunlardan bu yıl sizin için en önemlilerinin
hangileri olduğunu belirleyin. Yeterince sebebiniz varsa bu dünyada
başaramayacağınız şey, elde edemeyeceğiniz sonuç yoktur. Bu amaçlara ulaşmada
faydalanacağınız elinizde mevcut en önemli kaynaklarınız nelerdir? Karakter özellikleriniz, arkadaş çevreniz,
maddi gücünüz, eğitiminiz, zamanınız, enerjiniz ya da her neyse? Daha sonra geçmişte bu kaynaklarınızı beceriyle
kullanarak başardığınız olayları düşünün. Hayatınız boyunca tam anlamıyla başarıyla
sonuçlandırdığınız birkaç olayı hatırlayın. Sonrasında da hedeflerinize
ulaşabilmek için bir insanda bulunması gereken özellikleri tanımlayın. Bu
özelliklere sahip olmanız için ne yapmanız gerekir; zamanı çok iyi kullanmak,
çok yoğun bir eğitim, yüksek disiplin? Bir sonraki aşamada şu anda
arzuladığınız şeyleri elde etmenizin önündeki engelleri belirleyin. Kendinizde
şu anda neyin eksik olduğunu belirleyin.
Plan yapmada mı başarısız oluyorsunuz?
Plan yapıyor fakat uygulamada mı sorun yaşıyorsunuz? Birçok şeyi aynı
anda yapmaya mı çalıştığınınzdan sorun yaşıyorsunuz? Eylemlerimizi doğru
yönlendirebilmek için adım adım uygulanacak bir plan yapmak zorunluluktur.
Hedefinize nasıl ulaşacağınıza dair stratejinizi oluşturun. Bunun en doğru yolu
daha önce bunu başarmış kişileri model almaktır. Böyle kişileri tespit edin,
onların başarılı olmasının arkasındaki nitelik ve davranışların bir listesini
yapın. Bir sürü farklı hedefinizin olması güzel birşeydir. Ancak bundan daha
güzel olanı ise hepsinin birden sizin için ne anlam ifade ettiğinin bilincinde
olmaktır. Eğer kendi planınınız yoksa başkaları sizi kendi planının parçası
yapacaktır. Başarı genellikle sıkı çalışmada gizlidir. Çok faydalı bir yöntem
hedeflerinizin bir güncesini tutmaktır. Eğer hayatınıza yeterince değer
veriyorsanız, o zaman hayatınız kaydetmeye de değerdir. Şimdi son bir şey daha
yapmalısınız, bir zamanlar hedefleriniz arasında olan ve hali hazırda sahip
olduğunuz şeylerin bir listesini yapın. Ki bu size bugüne kadar başardıklarınızı hatırlatarak
sahip olduklarınızın değerini bilmenizi sağlayacak, bundan sonra yapacaklarınız
için cesaret verecektir. Yaptıklarınız yapacaklarınızın garantisidir unutmayın.
“İstediğinizi elde etmenin yolu nedir?” sorusunun yanıtını şu şekilde
veriyor Anthony Robbins: “İsteyin”. Eksiksiz ve zekice istemenin 5 temel ilkesi
vardır. 1. Ne istiyorsanız spesifik olarak isteyin. 2. Size yardım edebilecek
birinden isteyin. 3. İstekte bulunduğunuz kişi nazarında bir değer yaratın,
sizi değerli görmesini sağlayın. 4. Odaklanın ve odaklanmanızla eşdeğer bir
inançla isteyin. 5. İstediğinizi alana kadar istemeye devam edin.
Zihninize bir şeyi yapamayacağınıza dair olumsuz mesajlar göndermeyin.
Daima “Yapabiliyor olsaydım ne olurdu?” diye zihninizde canlandırın. Bu şekilde
bir şeyin olabilmesine imkân yaratırsınız. Yine “Bunu hemen şu anda yapabilmemi
ne engelliyor?” diye de sorun ki; bu sayede tam olarak neyi değiştirmeniz
gerektiğini açıkça fark edebilesiniz. Mesela çocuğunuza geometride neden sorun
yaşadığını sormak yerine, daha iyi yapabilmesi için neye ihtiyacı olduğunu
sorarak bir de bunun sonucunu gözlemleyin.
İletişimde ustalaşmak istiyorsanız, tek ihtiyacınız olan insanların dünyasına
nasıl girebileceğinizi öğrenmektir. İnsanlar birbirleriyle benzerlikleri
oranında birbirini sevmeye meyillidirler. Çünkü ortak bir yönünüz olması
yakınlık hissi yaratır. Birisiyle uyuşmanın en yaygın yolu konuşarak birbirleri
hakında bilgi paylaşmaktır. Öte yandan çalışmalar göstermektedir ki insanlar
arasında iletişim yoluyla aktarılan bilginin yalnızca %7’si sözlerin kendisiyle
aktarılmaktadır. Bilginin %35’i sesinizin tonuyla, %55’i ise vücut dilinin bir
sonucu olarak aktarılmaktadır. Mesajı aktaran kişinin yüz ifadeleri, mimikleri,
vücut hareketleri karşımızdaki kişinin bize söylemek istediğiyle ilgili bize
kelimelerin kendisinden çok daha fazla bilgiler sunmaktadır.
Hayattaki olayları algılama
biçimimiz bizim onlara yüklediğimiz anlamlara bağlıdır. Eğer çerçeveyi, bağlamı
değiştirirseniz anlamda anında değişir. Bireysel değişim için en etkili
araçlardan birisi herhangi bir olayı en doğru şekilde bir çerveye oturtabilmektir.
Dünyada hiçbir şeyin kesin bir anlamı yoktur. Bir şey hakkında ne hissettiğiniz,
hayatta ne yaptığınız sizin onu algılamamıza ve ona yüklediğiniz anlama bağlıdır. Kontrol sizdedir. Zihninizin kontrolü sizdedir.
Başkalarıyla iletişim kurmayı öğrenmek kadar kendinizle iletişim kurmayı
öğrenmek de hayati bir öneme sahiptir.
Tüm insan davranışları o veya bu şekilde uyum sağlamaya programlıdır, bir
ihtiyacı tatmin etmeye tasarlanmıştır. Mesela sigara içmek bir insana rahatlamış
ve güvende hissettiriyor ve bu olumsuz davranışı değiştirmek istiyorsanız, o
halde sigarayı bırakmasını istediğiniz kişinin aynı hislerini tatmin edecek
yani rahatlamış ve güvende hissetmesini sağlayacak daha seçkin başka bir
davranış bulmalısınız.
Sağlık ve mutluluğun ilk anahtarı, hayal kırıklığıyla baş etmeyi
öğrenmektir. Hayal kırıklıkları hayatın bir parçasıdır, sizi yenik düşürmesine
izin vermeyin, bunun yerine kabullenmeyi öğrenin. Sağlık ve mutluluk için diğer
önemli hususlardan biri ise reddedilme durumu ve maddi imkânsızlık baskısıyla
nasıl baş edileceğini bunun yanı sıra rehavetle baş edebilmeyi öğrenmektir.
Unutmayın ki rahatlık bünyenin başına gelebilecek en feci duygulardan
birisidir. Aşırı rahat hisseden ve rehavete kapılan bir kişi nasıl davranır? Gelişmeyi,
çalışmayı ve değer yaratmayı bırakır. Rehavet noktasında aşırı rahat olmak
istememelisiniz. Daima sizden daha fazlasına sahip olan birileri vardır. Her
zaman sizden daha azına sahip birileri de olacaktır. Aslolan bunlar değildir. Kendinizi
kendi hedeflerinizle yargılamalısınız, başka hiçbir şeyle değil. Benjamin Disraeli’nin “küçük
şeyler küçük akılları etkiler” sözünü düşünün. Ne rehavete ne de hırsa
kapılmadan sağlıklı ve sürekli gelişmenin peşinde koşun. Küçük şeylere büyük
anlamlar yükleyerek mutsuzluk tohumları ekmeyin hayatınıza. Mutluluk için son bir kilit nokta ise “daima almak istediğinizden daha
fazlasını vermek”tir. Bu adeta gerçek mutluluğu sağlayan en önemli anahtardır.
“
Bu bölümde de size şahsen örnek
aldığım bir diğer kişisel gelişim üstadı ve motivasyonel konuşmacı Jim Rohn’un
yaşama dair bazı tavsiyelerini aktarmak istiyorum:
·
Sahip olduklarınız için şükredin.
·
Takipçi ve taklitçi olmayın; öğrenci ve öğrenen olun.
·
Tavsiyeleri dinleyin ama hayatınızı başkalarının emirleriyle yönlendirmeyin.
·
Bilgiyi alın ama başkalarının doğrudan hayatınıza burnunu sokmasına izin
vermeyin. Yaptığınız şeyin kendi vardığınız sonuçların ürünü olduğundan emin
olun. Başkası dedi diye değil, denileni alıp işlemden geçirerek, hakkında düşünerek
sizi daha değerli kılacağını düşünüyorsanız kendi vardığınız sonuç olduğundan harekete
geçin. Bunu yapmaya başladığınızda kendinizde hızla gelişme göreceksiniz.
·
Daha az sorunum olsaydı diye dilemek yerine daha fazla beceriniz olmasını
dileyin.
·
Siz değişirseniz, her şey sizin için değişir. Sizin dışınızda olanı
değiştirmek zorunda değilsiniz, tek yapmanız gereken kendi içinizde olanı
değiştirmektir.
·
Daha fazlasını elde etmek istiyorsanız önce kendiniz daha fazlası olun.
·
Keşke daha kolay olsaydı diye dilemek yerine, kendiniz daha iyi olmayı dileyin.
·
Yine daha fazlasını beklemek için çevrenize daha fazla değer katın. Daha
değerli olun.
·
Aldığınız maaşın gereğinden daha fazlasını yapın, bu sizin gelecek için
yatırımınız olacaktır.
·
Kendinizi tartın, hayat performansınızı değerlendirin. Mesela işimde
kendimi geliştiriyor muyum, eşimi ihmal mi ediyorum, çocuğuma karşı çok mu sert
davranıyorum diye sorun kendinize.
·
Korkularınızla yüzleşin. Bundan sonra korkmamak için neler yapabileceğinizi
düşünün.
·
Hatalarınızı kabul edin. Hem kendinize karşı hem de başkalarına karşı kabul
edin. İşi dolandırmadan üzgünüm diyebilin.
·
Hedeflerinizi elemeden geçirin. Herşeyi aynı anda yapamazsınız.
·
Kendinize inanın.
·
Bilgelik dileyin. Bilgelik size zorlukların üstesinden gelmeniz için
cevapları ve imkânları sunacaktır.
·
Kalan ömrünüzün, zamanınızın kıymetini bilin. Mesela 20 yıl ömrüm kaldı
şeklinde değil, senede bir tatil yapan kişiyseniz 20 tatilim kaldı diye bir düşünün
bakalım ne hissedeceksiniz? Yapmak istediğiniz şeyleri bu düşünceyle planlayın
ve vaktinizi iyi değerlendirin.
·
Kazancınızdan tasarruf edin, yatırım yapın. Maddi açıdan bağımsız olun.
Tasarruf ve yatırımınızdan elde edeceğiniz kazanç maaştan daha iyidir.
·
Herşeyi yoğun bir şekilde yaşayın. Daha güçlü olun, elde etmek istediğiniz
bir sonuç için bir şey yaparken kendinizi adayın, neyiniz varsa koyun ortaya.
·
Hayatta hak ettiğiniz yeri ve nerede olmanız gerektiğini belirleyin.
Sonrasında da hak ettiğiniz değeri, yeri bulmak için emek sarfedin.
·
Dürüstlük ve doğruluktan sapmamayı isteyin, kalıcı huzur için bunu
kendinize sürekli hatırlatın.
·
Kendinizi disipline etmeyi öğrenin
·
Kariyer, değer, güç gibi hususlarda doğru olan için savaşın; bunlar için
doğrulardan sapmayın.
·
İnancınızı, öz güveninizi koruyun.
Buraya kadar sanırım kişisel
gelişimin anlamı, önemi hakkında farkındalığınız artmış oldu, yaşamınızı daha
iyi bir hale getirmek için isteğiniz, yaratıcılık hissiniz, değişik heyecanlar
ve yeni şeyler yapmak için şevk duygularınız kabardı. Bu duyguları sürekli
beslemelisiniz. Tıpkı bir ateşe odun atar gibi. Her ihtiyaç duyduğunuzda ta ki
yaşamınızın kontrolünü tamamen ele alana kadar bu ve benzeri yazıları,
kitapları okuyun.
Hayatınıza pozitif bir dokunuş
yapabilmiş olmak dileğiyle son bölümde Jim Rohn’un “Hayatın 5 temel parçası”
diye adlandırdığı süreci aktarmak istiyorum.
1.
Filozofi (hayata bakış açınız): Hayatınızın nasıl gittiğinin belirleyici
unsurudur. Düşün, aklını kullan, fikirleri hayata geçir! Bu üçü sizin hayat
felsefenizi oluşturur. Daha iyi bir felsefe geliştirin. Hayatta var olanları
düşünün: güneş, yağmur, tohum, okul, iş, para, ekonomi, toprak… Bu üçünü uygula
ve bunları fırsata, imkanlara, kaynağa, değere çevir. Çevirebildiğinizde
mucizeler yaratabilirsiniz.
Koşulları, ekonomiyi, vergileri, patronunuzu vb.
suçlamayı bırakın. Elinizde olanlar belli. Felsefenizi değiştirin. Düşün,
aklını kullan ve fikirlerini uygula, elindekileri kaynağa çevir, değer yarat!
Bu süreç sonunda yeni hedeflere yelken açın, hızla değişimi göreceksiniz. Bunu bekletmeden
hemen uygulamaya başlayın.
Küçük hataları her gün yapmaya devam ederek yılları
geçirirseniz, uzun bir sürenin sonunda bunlar felakete dönüşebilir.
Filozofinizde (yaşam felsefenizde) bu küçük hatalar var mı? Bul, filozofini
değiştir!
Küçük hataların tekrarı yerine başarının formülü şu: “Hataları
bertaraf edin, her gün uygulayacağınız birkaç basit disiplin koyun.” Bunu
alışkanlık haline getirir, her gün sağlık, iş, iletişim alışkanlıklarınıza
uygularsanız bir süre sonra çok başarılı bir noktaya gelirsiniz. Yıllar sonra
bakarsınız ki ülke aynı, vergiler aynı, ekonomi aynı, iş dünyası aynı ama
değişen sizsiniz!
2.
Tavır: Geçmişin eğitici bir okul olmasını sağlayın, sizi tehdit etmesini
değil. Kendi değerinizi anlayın. İşe eğitimle başlayın. Resmi eğitim sizin
geçiminizi sağlamanızı temin eder, kendi kendinizi eğitmek ise size servet
kazandırır.
3.
Felsefenizi ve tavrınızı alın ve eyleme (aktiviteye) dönüştürün. Kendinize sorun
bakalım.
a. Ne yapıyorum, kolayca yapabileceğim veya aslında kolay
olan neyi yapmayı ihmal ediyorum? “Yapabilirdim, yapmalıydım ya da yapmıyorum”
eşittir felakettir. Tohumu ekmezsen ağaç büyümez. Filozofi ve tavrı eyleme
yönlendir, yapabilirdim ama yapmadım durumuna düşmeyin.
b. Elinizden gelenin en iyisini yapın! Bu hayatınızı
kökten değiştirir.
4.
Sonuçlar: Sonuçların size eylemleriniz, tavrınız ve felsefenizle ilgili
birçok şeyi öğretmesine izin verin. Olanları gözden geçirin, sonuçları ölçün!
5.
İyi bir yaşam, yaşam tarzı: Nasıl iyi bir şekilde yaşayacağını öğrenmek önemlidir.
Eğer iyi yaşamayı diliyorsanız, varlık ve mutluluk üzerine araştırma yapın.
Finansal plan yapın. Bundan beş yıl sonra her açıdan kendinizi nerede görmek
istiyorsunuz?
Geleceğinizi ve mutluluğu
tasarlamak size bağlıdır. Mutluluklar dileklerimle.